Günümüzde kanserle mücadele ile ilgili çeşitli iletişim araçlarında sürekli yayınlara rastlamak mümkün. Sağlıklı beslenme, sağlıklı yaşam ve şifalı bitkiler gibi bir çok konuda sizleri bilgilendirmeye gayret ediyoruz.
Yediğimiz besinlerin hayatımızdaki önemi çok büyüktür. Hepimizi yakından ilgilendirir. Bu konuda daha önce yayınlanmış bir makaleyi sizlere hatırlatmak veya daha önce okumayanları bilgilendirmek amacı ile sizlere aynen aktarıyorum.
Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Kanser Hastanesi’nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Çağatay, beslenme ve meme kanseri ilişkisi hakkında bilgi verdi: “Meme kanseri dahil tüm kanserlerde beslenme ana nedenlerden biridir. Beslenme alışkanlıklarımız yanlış ise zararlı besinleri tüketiyorsak vücudumuzda serbest oksijen radikalleri denilen bazı yan ürünler ortaya çıkar ve bu radikaller zamanla DNA yapısında bozulmaya yol açarlar. Ayrıca, özellikle meme kanserinde şişmanlık ciddi bir nedendir. Yağlı besinlerin çok fazla alımı kanserinde risk oranının artmasına neden olur. “Çağatay, kansere karşı koruyucu etkiye sahip besinler de olduğuna dikkat çekti: “Tüm bu zararlı bileşiklerle savaşan ve besinlerin içerisinde bulunan antioksidanlar yararlı bileşiklerdir. Günümüzde de genç kalma, anti age gibi kelimelerle birlikte anılan antioksidanlar kanserden korunmada büyük öneme sahiptir.”
Şeker kanserin arkadaşı gibidir. Çağatay, riskli besinlere dikkat çekti:
Çocuğunuzdan ve kendi yaşamınızdan şekeri uzak tutun. Şeker ve şekerden yapılmış tüm gıdalar kanseri tetikler ve kanserli hücreyi besler. Bununla ilgili bilimsel bir kanıt yoktur. Fakat, şişmanlık kanser oluşumunu tetiklediği için önerilmez.
Beyaz un da şeker gibi sakıncalı görülen ve tüketilmesi asla önerilmeyen bir guruptur. Beyaz un yerine çok tahıllı, çavdarlı ya da tam buğday unundan olan ekmekleri ve makarnaları tercih edin.
Kafeinli gıdalar kahve gibi meme kanserinde önerilmeyen, yasaklanan ürünlerdendir. Memede fibrokisti olan kişilerde kafein ve çikolata fibrokistlerin çoğalmasına neden olabilmektedir.
Protein alımı iki türlü olmaktadır; hayvansal kaynaklı ve bitkisel kaynaklı. Hayvansal kaynaklı beslenen ülkelerde bitkisel kaynaklı protein tüketen ülkelere nazaran kanser oranı daha düşüktür. Meme kanserinde de tüm kanserlerde olduğu gibi kırmızı et tüketimini haftada 2 gün ile sınırlamaktayız.
Süt ve yoğurt özellikle meme kanserinde önem taşıyan iki besin türüdür. Fakat çok yararlı olan süt meme kanserinde önerilmez, meme kanseri olmuş bir kişide süt tüketimi yerine yoğurt tüketimini arttırması sağlanmaktadır. Elbette yoğurtun kalitesi çok önemlidir. Yararlı olan probiyotikler alabilmek için yoğurdunuzu evinizde mayalayın ve bu işlemi yaptığınız sütün günlük süt olmasına özen gösterin. Yoğurt yüksek oranda kalsiyum ihtiva etmektedir, kalsiyum meme kanserinde olumlu etkiye sahiptir. Günde en az 2 su bardağı tüketilmesi önerilmektedir.
Kansere karşı savaşan besinler
Ailenizde meme kanseri varsa özellikle tüketmeniz gereken iki besin vardır ki, bu besinler meme kanserinden sizi koruyacaktır. Üzerinde yapılan insan çalışması bulunmamaktadır fakat hayvan deneylerinde olumlu etkisi olduğu görülmüştür. Soya yağı ve keten tohumu meme kanserinden korunmada özellikle fibro kistik memelerde kullanımı şiddetle önerilen iki besindir. Keten tohumu hem antiöstrojenik hemde hafif antioksidan etkisiyle meme kanserini önlemede önerilmektedir. Önemli nokta meme kanseri olmuş kişide keten tohumu ve soya yağı önerilmemektedir.
Limon içeriğindeki ellagic asit nedeniyle meme kanserinde koruyucu, hastalığın ilerlemesinde durdurucu etkiye sahip olduğu bazı hayvan çalışmalarında görülmüştür. Limonu sadece salatalarınıza katmayıp, kabuğuyla yemeye çalışın. Bahsettiğimiz bu etken madde sadece limonda değil özellikle yüksek oranda böğürtlen yapraklarında da bulunmaktadır. Limon kabukları ve böğürtlen yapraklarından yapacağınız bir bitki çayı hem keyifle içmenize hemde sizi meme kanserinden korumaya yardımcı olacaktır.
Yeşil çay günümüzde yaygın olarak tüketilen mucize bir bitkidir. Etkisi polifenollerinden kaynaklanmaktadır. Yapılan çalışmalarda meme kanserinde yeşil çayın riski azaltığı görülmüştür. Güçlü antioksidan etkiye de sahip olan yeşil çayı günde en az dört fincan tüketmeye özen gösterin. (Yeşil Çay’ın 100 gramı; yetiştiği toprak, iklim ve mevsim özelliklerine bağlı olarak ortalama 3 gram kafein içerir.)
Soğan ve sarımsak yemeklerimizden eksik olmayan mucizevi iki besindir. Yüksek oranda selenyum ihtiva ederler. Selenyum minerali serbest radikaller adı verilen zararlı karsinojen maddeleri nötürleştiren bir mineraldir. Bazı hayvan deneylerinde birçok kanser türünde olduğu gibi meme kanserinde de selenyumun ciddi olumlu etkisi olduğu görülmüştür. Her yemeğinize bol sağan ve sarımsak eklemeniz büyük oranda riski azaltacaktır.
Folik asit alımı meme kanserinden korunmada önemli rol oynamaktadır. Birçok sebzede, meyvede kuru baklagillerde, peynirde ve tahıllarda bol miktarda bulunan folik asit kan hücrelerinin gelişimde önemli rol oynamaktadır. Kanser riskini azaltan folik asit en çok yeşil yapraklı sebzelerde, turunçgillerde (portakal, mandalina). bol bulunmaktadır. Her gün mutlaka 2 adet portakal tüketin, semizotu, brokoli, marulu i sofranızdan eksik etmeyin.
Balık ve tavuk tüketimi önerilmektedir. Bitkisel kaynaklı protein gurubunda özellikle kuru baklagiller çok büyük önem taşır. Haftada 2-3 kez bezelye, kuru fasulye, nohut ve mercimek tüketilmelidir.
Yiyeceklerinizi doğru pişirin.
Diyetisyen Hülya Çağatay, besinler pişirilirken yapılarında ortaya çıkan değişikliklerin kansere neden olabileceğini anlattı:
* Besinlerin tütsülenmesi, tuzlanması gibi işlemler ve nitrit- nitrat gibi maddelerin katılması ile besinlerde güçlü karsinojen etki göstermektedirler.
* Besinlerin aşırı saflaştırılması, kanserden koruyan lifli kısmın yok olmasına neden olmaktadır. Örneğin; buğdayın rafine edilişi ve unun değersiz kısmının kalışı, yarardan çok zararlı bir etki göstermektedir.
* Hatalı pişirme yöntemleri, özellikle kızartma, mangal, barbekü gibi yöntemler besinlerde karsinojen maddelerin oluşmasına neden olur. Sebzelerin aşırı sıcaklıkta uzun süre pişirilmesi yararlı mineral ve vitaminlerin kaybıyla sonuçlanmaktadır.
* Sebzeleri ve meyveleri doğradıktan sonra uzun süre bekletmek çok yararlı olan C, A ve B vitaminlerinin kaybına neden olmaktadır
Kanser ve beslenme ile ilgili yazılarımız devam edecektir.
Uyarı: Sitemizde yer alan yayınlar bilgilendirme amaçlıdır. Herhangi bir rahatsızlık hissettiğinizde kendi kendinize teşhis koymayınız ve tedavi uygulamayınız. Hastalandığınızda tedavi için her zaman hekimlere danışınız.
Yazımız alıntıdır. Bilgilendirme amaçlı paylaşılmıştır.
ÇAĞIMIZDAKİ EN BÜYÜK TEHLİKELERDEN BİRİ ŞEKER
Bundan 100 sene önce yılda 1 kg şeker tüketilirken bu günümüzde ortalama 72 kg gibi miktarlara ulaşmış bu rakama hiç şaşmamak gerek heryer de şekerli gıdalar, pastalar, tatlılar, hamur işleri var. Sevdiğimiz içinde ölçüsünü kaçırıyoruz.
Günümüzde bir çok tv kanalinda hergün doktorlar üzerine basa basa söylüyorki gazli içecekler zararli diye colasi sarisi beyazi . Ama bir garip dirki , bir çok tv kanali bu sözü geçen içecekleri reklamlarindan hiç ama hîç vazgeçmiyorlar ! Bu kanallar hem program yapiyor para kazaniyorlar ,hemde bu ürünlerin sagliga zarar dir diye lanse ediyor lar hemde bu ürünlerin reklamini yapip para kazaniyorlar ! Tuhaf ve trajik !