Muğla’nın endemiklerinden biri olan Sığla ağacı tam 65 milyon yıldır bu toprağın insanlarına sağlıklı bir yaşam için katkılar veriyor, ritüellerini ve geleneklerini biçimlendiriyor. Günlük ya da Sığla Ağacı olarak bilinen bu ağacın Latince ismi: Liquidiambar Orientalis. Liquidambar, Latince akıcı anlamına gelen liquidusile Arapçada hoş koku anlamına gelen amber kelimelerinin birleşiminden oluşturulmuş. Böylece Sığla’ya Latince ismiyle akıcı hoş koku anlamı yüklenmiş.
Ağaçlardan kazınıyor ilaç ve kozmetik sanayisinde kullanılıyor. Muğla bölgesinde Köyceğiz, Fethiye civarında Türkiye’de koruma altında bulunan Sığla Ağacı özellikle Kozmetik ve ilaç sanayisine hammadde sağlıyor. Orman bölge müdürlüklerince korunan sığla ağaçlarına özellikle Muğla bölgesinde sıkça rastlanıyor.
Sığla yağı nasıl elde edilir?
Ağaçlardan sığla yağını çıkarmak ise hiç kolay değil ağacın gövdesine Nisan ayında çeltik denilen yaralar açılır. Yaralardan sızan madde özel bıçaklar ile kazınarak toplanır. Bu salgı ve kabuklar sıcak su ile kaynatıldıktan sonra özel preslerde sıkılarak sığala yağı elde edilir. Preslenmeden sonra kalan posa ise tütsü yapımında kullanılıyor. Mide hastalıklarına iyi gelen sığla yağı kozmetikte hammadde olarak değerlendiriliyor.
Relikt (kalıntı) tür bitki olan ve koruma altında bulunan Sığla ağacı, Türkiye’de yalnızca Fethiye ile Köyceğiz arasında görülebiliyor. Özellikle dere boylarında, taban suyunun yüksek olduğu alanlarda, nemli, humuslu topraklarda yetişir. Fethiye’nin Çalış Plajının arkasında bulunan Foça Mahallesindeki Günlükbaşı Semti ismini bu ağaçlardan alır. Sığla Ağaçlarının kolayca yetişebildiği bir başka alan, Tuzla Mahallesindeki Dolgu Sahasıdır. Çalış kuşağında yoğun Sığla Ağaçlarından oluşan korular, tropikal orman görüntüleri ile şaşırtır. Bu ağaçların Fethiye’de en yoğun görüldüğü yer: ilçe merkezinden yaklaşık 15 Km. uzaklıktaki Küçük Kargı Orman Parkı ya da Günlüklü adıyla bilinen koydur. Burası, sıcak yaz günlerinde ferahlatıcı havasıyla piknik ve kampçılık için bölge insanının en çok tercih ettiği alanlardan da biridir.
Sığla yağının faydaları
Antiseptik özelliğe sahip yağ parazitlere karşı etkilidir. Ciltte yumuşatıcı, rahatlatıcı, iltihap giderici ve yara iyi edici etkileri bulunmaktadır. Halk tarafından özellikle mide rahatsızlıklarında ve yaraların iyileştirilmesinde kullanılmaktadır. Aynı zamanda temizleyici ve ter kokularını giderici olarak da kullanılır. Sığla ağacının kabukları ise günlük ya da buhur olarak adlandırılır ve tütsü olarak kullanılır.
Sığla Ağacının gövdesinde oluşan yağ (balsam), yöresel halk hekimliğinde kullanılan doğal bir ilaçtır. İlaç sanayinin temel maddelerinden stirol adlı uçucu yağ, vanilin, rejine, sinnanik asit, stirasin ve storesin sığla yağının bileşiminde bulunur. Antiseptik özelliği olan yağ, cilt üzerine uygulanarak egzama, uyuz, mantar gibi hastalıklarının tedavisinde, küçük yara ve kesiklerin hızla iyileştirilmesinde kullanılır. Mide ve onikiparmak ülserlerinin tedavisi içinse, sulandırılıp içine katılan bal ya da şekerle tatlandırılarak içilir. Etkili bir parazit düşürücüdür. Nefes darlığını giderici ve bedeni rahatlatıcı etkileri Antik Dünyanın Hipokratdöneminden bu yana bilinir.
Sığla Yağı kozmetik sanayiinde kullanılan çok etkili bir koku stabilizatörü (fiksatör)dür. Ne yazık ki, talebi karşılayamayacak oranda üretildiği için, üretici firmalar bu doğal katkı yerine kimyasal alternatiflerini kullanmak zorunda kalıyorlar.
Sığla ağacı antik dönemlerde halk sağlığı, dinsel ritüeller ve ekonomik yönden bölge halkının en çok yararlandığı doğal zenginliklerden birisiydi. Eski çağlarda bazı tapınak ve ibadet yerlerinde tanrılaştırılan veya kutsallaştırılan kralların onuruna günlük ağacı kabukları yakılırdı Ağaçlarının kurumuş kabuklarını yakarak güzel kokulutütsü (buhur) eşliğinde cenaze törenleri, mevlitler ve dualar bugünün modern Fethiye’sinde hala yaşayan bir gelenek… Antiseptik özelliği nedeniyle sığla yağınınEski Mısır’da ölülerin mumyalanmasında kullanıldığı, Antik dönemde en önemli ihraç ürünlerinden olduğu ve Fenikeliler tarafından ticaretinin yapıldığı batık Fenike gemilerinden çıkarılan içi sığla yağı dolu amforalardan anlaşılmıştı.
Rivayete göre; Mısır’ın efsanevi Kraliçesi Cleopatra da, sığla yağını aşk iksiri ve parfüm olarak kullanmıştı.
Roma İmparatoru Caracalla’nın, o zamanın sağlık merkezlerinden olan Epidaurus, Kos ve Bergama’daki Asklepion’larda tedavi gördüğü, bunlardan Bergama Asklepionu’nda sığla yağı ile çam reçinesine bal karıştırılarak yapılan bir tür iksirden şifa bulduğu, imparatorun iyileşmesinden sonra, bu şehre ve doktorlarına minnet borcunu ödemek için bağışlarda bulunduğu tarihsel kaynaklarda belirtilir.
Muğla’nın Köyceğiz ilçesi Kavakarası köyünde Sığla Yağı üretimine 4 yıl sonra tekrar başlandı.
Muğla’dan almayı düşünen var ise siglayagi.com diye bir siteden alabilir. Muğla’dan satış