Aylardır dünyada ve ülkemizde gündemde olan covid19 salgını halen devam etmektedir. Salgının ilk başlarından yaşadığımız cerrahi maske sorunu bitmiş ancak şuan piyasada birçok maske çeşidi yer almıştır. İnsanların koruduğunu düşündüğü bu maskeler koruyor mu? Peki tüketici olarak hangi maskeyi tercih etmeliyiz? Hangi maskeler daha kaliteli maskede kullanılan kumaş çeşitleri nelerdir. Bu yazımızda kafamızı karıştıran sorulara cevap vermeye çalışacağız.
Onaysız ve zararlı maddelerde yapılan maskeler hastalık riski taşıyor. Öncelikle alınan maskelerin CE (Conformite European) belgesine sahip olup olmadığına bakılması gerekmektedir
.
Şuan da satılan maskelerin bir çoğu 3 katlı ve spunbond kumaştan üretiliyor. Birde meltblown kumaş var. Meltblown ile Spunbond farklı malzemeler ve gözlede anlaşılabiliyor. Meltblown filtre kumaştır. Maskelerin dış yüzeyindeki kumaşın hidrofobik suyu sevmez özellikte olması tercih edilmelidir. Ortadaki kumaş ise meltblown bu kumaşın yüksek emiciliği ve filtrasyon özelliği var. Eğer bu maskeniz bu kumaşlardan değilse daha kolay ıslanacak ıslanınca da filtrasyon özeliğini yitirecek
Pandemi sürecinden önce maskede kullandığımız iki hammadde vardı. Bunlardan ilki, “birinci ve üçüncü kat” diye kullandığımız filtrasyon özelliği olmayan, üç katlı maskenin ilk ve son katını oluşturan spunbond. Halk arasında tela diye de biliniyor.
Diğer ise yüzde 95 ila 99 filtrasyon özelliğine sahip, maskenin orta katmanında kullanılması gereken “meltblown”.
Maskeler uzun süre kullanılıp ıslandığında bu koruma özelliğinde azalma oluyor. Cerrahi maskeler 2-3 saat kullanılabiliniyor.
Herhangi bir butikten çok lüks markaların mağazalarına kadar birçok yerde görülen “moda maskeler” ile ilgili ise Erkan İşgören “Bunların üzerinde kullanılan boyalar azo boyar grubu boyalardan yapılmış ise bu sefer direkt kanserojen maddelerle temasa geçiyoruz” dedi.
“Ortasında filtre özellikli kumaşı olmayan maskeyi üreten tek ülke biziz”
İstanbul’da yaklaşık 350-400 tane maske üretim yeri olduğunu söyleyen Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi, standartlara bağlı olarak üretim yapan, hepa filtre kullanan firma sayısının bir elin parmaklarını geçmeyeceğini ifade etti ve ekledi: Ankara’da, Adana’da, İstanbul’da birkaç tane var. Toplasanız 15-20 işletmeyi geçmiyor. Bu firmalar çoğunlukla ihracata çalışıyor.
Diğer firmaların tamamının vasıfsız işçilerle antihijyenik koşullarda merdiven altı üretim yaptığını söyleyen İşgören, şöyle devam etti: